Home / Edebiyat / Karanfil

Karanfil

Saniyeler saatleri saatler ise günleri kovalıyordu. Ne o ne de kardeşi birbirlerine tek kelime edecek halde değildi. Elindeki solmaya yüz tutmuş karanfile baktı tekrar. Annesinin ona vermesinin üzerinden 3 gün geçmişti. Sulamayı mı unutmuştu yoksa çok mu su vermişti kestiremiyordu. Eğer annesi olsaydı bilirdi fakat… Gözlerinde biriken damlalarını eliyle silip karanfil saksısını yanındaki taşa koydu. Sadece 3 gün önce hayat bulan bu güzelim çiçek artık soluyordu, tıpkı 3 gün önce annesini kaybeden Ayla’nın yaşama hevesi gibi. Artık ağlayacak takati kalmamıştı bile. Çiçeğin hayat bulduğu gün annesinin ölmesini yediremiyordu aslında kendine. Sırf bu yüzden nefret etmek istiyordu çiçekten, sanki yaşamak için annesinin hayatını almış gibi hissediyordu. Fakat annesinin eli değmişti taç yapraklarına, annesi ekmişti bu karanfil tohumunu saksıya. Böyle düşününce de kaybetmek istemiyordu bu çiçeği, hem seviyor hem de nefret ediyordu ondan. Derin bir nefes aldı, güneş artık son ışıklarını zar zor yayıyordu koca binaların arasından. Kardeşi evde oturmuş muhtemelen telefonla oynuyorken Ayla ise bahçede oturmuş neredeyse yok olmuş güneşe bakıyordu. Saksıyı eline alıp ayağa kalktı. Eve gitmesi gerekiyordu, annesi olmadan yapamadığı işleri şimdi tek başına yapması gerekiyordu. Kapıyı açıp da içeri adımını atar atmaz kardeşinin uzandığı yerden kalktığını gördü.

“Ben acıktım, ya sen? Bi’ makarna olur yemek için, ne dersin abla?”

Ayla saksıyı odasına götürüp komodinin üzerine bıraktı. 3 gündür normalde evde yemek yapılırken mutfağa girmeye bile tenezzül etmeyen erkek kardeşi şimdi Ayla ne zaman bir şey yapacak olsa onun yanındaydı. Belki de şu 3 gün içinde tüm acısının yarısını sırtlamıştı kardeşi. Yemeğe tuz atmayı unutsa “tuz tadı almıyorum” biraz fazla pişirse “gayet güzel zaten” ilk defa annesiz yapmayı denediği yemeğe “mükemmel olmuş, ellerine sağlık ablam” diyordu. Asla kötü tek bir söz bile söylemiyordu, söyletmiyordu.

Mutfağa girince kardeşi de peşi sıra girdi mutfağa. Hiç sormadan makarna paketini erzak dolabından çıkarttı Murat. Ayla su ısıtıcısına suyu doldururken biraz dalgındı. 3 gündür adamakıllı bir şey yememişti. Murat bunu biliyor, o yüzden durduk yere ilk defa canının bir yemek istediğini söylüyordu: makarna. Aslında o kadar çok sevmiyordu Murat makarnayı ama Ayla çok seviyordu. Onun yemesi için istemişti makarnayı, belki bu sayede 3 gün sonra ilk defa bir tabak yemeği bitirebilirdi. Ayla makarnayı pişirip de tabaklara koyarken Murat iki kaşık çıkartıp masaya oturdu. İki kişi kalmışlardı evde, normalde gözlerine küçük gelen bu ev artık o kadar boş ve büyük geliyordu ki onlara, ne yapsalar dolduramazlarmış gibiydi. Anne yokluğu bu kadar mı boş hissettirirdi evi?

Amine Uyğur

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir