Türkiye’nin bereketli toprakları, binlerce yıldır insanla doğa arasında kurulmuş en kadim dostluklara ev sahipliği yaptı. Bu dostlukların başında gelir zeytin ağacı… Barışı, direnci ve yaşamı simgeleyen bu asil ağaçlar, bugün rant uğruna gözünü karartan sistemin kurbanı oluyor.
Zeytin: Sadece Bir Ağaç Değil, Bir Yaşam Kültürü
Zeytin, Anadolu’nun binlerce yıllık tanığıdır. Mitolojilerde yer alır, kutsal kitaplarda adı geçer. Bir zeytin ağacı sadece meyve vermez; gölgesinde dinlenilir, dallarından barış simgesi çıkar, yağından şifa bulunur. Kökleri toprakta, hafızası halkın belleğinde yaşar. Bir zeytin ağacının büyümesi onlarca yıl alır, ancak kesilmesi yalnızca birkaç dakikadır.
Sermaye Gözünü Zeytine Dikti
Son yıllarda artan enerji projeleri, madencilik faaliyetleri ve turizm yatırımları adı altında yapılan doğa tahribatı en çok zeytinlikleri vurdu. Özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde, enerji şirketlerine verilen imtiyazlarla binlerce dönüm zeytinlik, “kamu yararı” kılıfı altında yok
ediliyor. Oysa kamunun gerçek yararı, geleceğini garanti altına alacak bir ekosistemde, sağlıklı bir çevrede yaşamasıdır.
Yasa Değişiklikleri: Hukukun Doğayı Koruyamadığı Nokta
Zeytinliklerin korunmasını garanti altına alan 3573 sayılı yasa defalarca delinmeye çalışıldı.
Her seferinde toplumdan yükselen tepkilerle geri çekilen düzenlemeler, farklı yollarla hayata geçiriliyor. Maden veya enerji yatırımı söz konusu olduğunda “istisna” uygulanıyor, ve binlerce yıllık ağaçlar yok sayılıyor. Hukuk bile doğanın değil, sermayenin yanında pozisyon
alıyor.
Ekolojik Kayıp, Kültürel Yıkım
Zeytin ağaçlarının yok edilmesi sadece çevresel değil, kültürel bir felakettir. Çünkü zeytincilik bir geçim kaynağından çok daha fazlasıdır. Yöresel üretimi, kolektif emeği, geleneksel bilgiyi ve toplumsal hafızayı temsil eder. Bir zeytin ağacının kesilmesi, aynı zamanda bir köylünün hayatından, geçmişinden, geleceğinden bir parça koparılmasıdır.
Direnenler Var: Toprak Nefes Almak İstiyor
Neyse ki sessizlik hâkim değil. Kazdağları’ndan Akbelen’e, İkizdere’den Soma’ya kadar Türkiye’nin dört bir yanında köylüler, çevreciler, aktivistler zeytinliklerini korumak için direniyor. Bu direniş sadece ağaçlar için değil, geleceğimiz için verilen bir mücadeledir.
Son Söz
Zeytin ağaçlarının kesilmesi, sadece birkaç ağacın değil, bir yaşam biçiminin, bir kültürün vebir ekosistemin yok edilmesidir. Rant uğruna yapılan bu doğa kıyımına karşı ses çıkarmakhepimizin sorumluluğu. Unutmayalım: Zeytin ağaçları susar, ama biz susmayalım.
Yazar: Selin Kantoğlu