Home / Edebiyat / Dilek Ağacı ve Kadın

Dilek Ağacı ve Kadın

Her dilek ağacı, köklerinden göğe uzanan ince bir gizli dua gibidir. Dallarına bağlanan bez parçaları, rengârenk kurdeleler ya da kâğıtlara yazılmış dilekler semaya uzanır. Hepsi birer insan niyeti, birer kalp sızıntısıdır, hepsinde birer el izi vardır.  Hepsinde kadının köklü izleri eser yel gibi usul usul. Kadın da bu ağacın gölgesinde durur çoğu zaman; bazen elinde bir dilek, bazen gözlerinde bir umut, bazen de bir salıncakta çocuk olur. Kahkahaları toprağa can verir, gökyüzüne dost.

Kadın için dilek ağacı, yalnızca bir doğa unsuru değildir; içindeki suskun duaların karşılık bulabileceği bir aynadır, bir yansımasıdır kendi suretinin. Çünkü kadın, hayatın yükünü en çok taşıyan, aynı zamanda yaşamı büyüten kişidir, tıpkı bir ağaç gibi bir dilek ağacı  gibi. Anne olur, sevgili olur, dost olur; ama ne olursa olsun içten içe kendine sakladığı bir parçası vardır. O parça, işte dallara bağlanan dileklerde açığa çıkar. Bir niyet olup bez parçasına bağlanır dalın en güzel köşesinde yerini alır.

Dilek ağacı kadına sabrı öğretir. Beklemeyi, zamanı kabullenmeyi hayata karşı. Ağacın kökleri gibi yere sağlam basmayı, dalları gibi göğe yükselmeyi hatırlatır. Kadın, dileğini bağlarken aslında kendi içinden bir yükü hafifletir; bazen affedemediğini affeder, bazen de söyleyemediğini yaprağın hışırtısına bırakır. Dallar hışırdadıkça konuşur içinden dökülen sözler.

Kadın ile dilek ağacı arasında görünmez bir kardeşlik vardır. Biri toprağa tutunarak var olur, diğeri yaşama direnciyle hayata bağlanır. Kadın, köklerini kendi geçmişinden alır; acılarından, sevinçlerinden, umutlarından, hayallerinden belki de geleceğinden…Ağacın gövdesi gibi dimdik durur hayat karşısında. Dilekler ise, kadın için sadece gelecek değil, aynı zamanda bir direnme biçimidir. Bir yaşama halı bir umuttur.

Belki de dilek ağacına bağlanan her parça, kadının hayata “ben buradayım” deme biçimidir. Ben varım, benim de hayallerim var, benim de isteklerim var bende insanım deme halidir.  Suskunluğunu renklere dönüştürür, göğe saldığı dilekle dünyaya kendi varlığını fısıldar kadın. Yeri gelir bir küçük kız çocuğu olur dallarında asılı salıncak ile rüzgara meydan okur. Kendi dileğini kendine haykırır coşkulu bir çocuk şarkısında.Çünkü kadın bilir: Her dilek, aslında yaşamın içinde kök salan bir umuttur. Ve umut, en çok kadınların ellerinde yeşerir, bir çocuğun avuçlarında yeşeren hayaller gibi umut gibi büyümek gibi…

Yazar: Sıdıka Çal Arslan

Bir Yorum

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir