Gökyüzü sana şikayet ediyorum
Dünyanın binbir türlü halini,
Bu hilenin içinden canla başla nasıl çıkamayacağız,
Ve biz nice yoz davaların çamuruna batıp çıkıp düştük,
Gökyüzü sana şikayet ediyorum,
Eşgalimizin henüz çözemedik dilini,
Belli ki sorgusuz dertleri iyilik ile yapamayacağız,
Nice yol boyu bilmez soruları duyup kendimize güldük,
Gökyüzü sana şikayet ediyorum,
Yağmıyorsun artık temizleyemedik isini,
Kötülükleri alnından silip nasılsız alamayacağız,
Nice iz bilmez rüyalara kan ter içinde uyanıp, üzüldük,
Bu yurt bozuldu artık durup da burada kalamayacağız,
Gökyüzü sana şikayet ediyorum,
Gaip yolların sarp kayalık bilinmezini,
Patika düşlerin çıkmazlarına ha deyince varamayacağız,
Nice örtülmez dediklerimizin örtüsüne büründük,
Gökyüzü sana şikayet ediyorum,
Kapı diye açmaya el vurduğumuzun kilidini,
Anahtarı belli olmayan temiz niyetleri açamayacağız,
Oysa biz bu sorunun cevabını ne çok düşündük…
Yazar: Sıdıka Çal Arslan