Home / Haber / Gerçekten Uzakta Bir Gerçeklik: Kaçış Edebiyatı ve Gençliğin Fantastik Arayışı

Gerçekten Uzakta Bir Gerçeklik: Kaçış Edebiyatı ve Gençliğin Fantastik Arayışı

Gerçeklik bazen ağır gelir. Politik baskılar, ekonomik belirsizlik, kişisel çıkmazlar, kimlik arayışları… Tüm bunların ortasında genç bireyler, yalnızca birer okur değil; aynı zamanda anlam arayan ruhlardır. İşte tam da bu noktada, edebiyat bir sığınak hâline gelir. Özellikle fantastik ve distopik türler, gençlerin bu dünyadan uzaklaşıp alternatif bir gerçeklikte nefes almasına olanak tanır. Bu tür metinler çoğu zaman küçümsense de, aslında psikolojik, kültürel ve sosyolojik birçok katmanı içinde barındıran güçlü bir kaçış kapısıdır.

Kaçış Edebiyatı Nedir?

“Kaçış edebiyatı” (escapist literature) kavramı, bireyin yaşadığı gerçekliğin baskısından uzaklaşmak için kurgusal evrenlere yönelmesini tanımlar. İlk bakışta bu tür metinler, ‘gerçeklerden kaçmak’ şeklinde olumsuz bir çağrışım yapabilir. Oysa kaçış edebiyatı, yalnızca bir kaçma değil, aynı zamanda bir yeniden anlamlandırma ve kendiyle başa çıkma biçimidir. J.R.R. Tolkien bu konuyla ilgili olarak “hapishaneden kaçmak isteyen bir mahkûmu yargılamak yerine, onu hapsetmiş olan sistemi sorgulamak gerekir” der. Yani kaçış, her zaman bir zayıflık göstergesi değildir; bazen bir direniş biçimidir. Peki, gençler neden fantastik ve distopik türleri seçiyor? Çünkü bu türler gerçekliğe alternatif bir dille yaklaşıyor. Harry Potter, genç bir bireyin kimlik mücadelesini anlatırken; Yüzüklerin Efendisi, iyilik ile kötülük arasında kadim bir savaşı işler. Distopyalar ise bireyin sistemle olan çatışmasını görünür kılar. 1984, Cesur Yeni Dünya, Açlık Oyunları, Biz gibi eserler, bireyin otoriteye karşı verdiği varoluşsal savaşı temsil eder. Fantastik dünyalar gençlere iki temel şey sunar:

  1. Hayal gücünün özgürlüğü
  2. Simgesel bir başkaldırı alanı

Bu türlerde karakterler, çoğu zaman sıradan dünyadan kopar, özel bir kaderle yüzleşir ve bir dönüşüm geçirir. Gençlik dönemi ise tam da bu dönüşümün yaşandığı zamandır. Bu nedenle fantastik kurgular gençlerin içsel dünyalarıyla örtüşür.

Sosyo-politik olarak sıkışmış toplumlarda, gençler üzerindeki baskı daha görünür hâle gelir. Sınav sistemleri, gelecek kaygısı, aile baskısı, politik belirsizlik ve toplumsal cinsiyet rolleri gibi etkenler, gençleri “şimdi” ve “burada” olmaktan uzaklaştırır. Onlar da başka dünyalara sığınır: Bazen bir uzay gemisinde, bazen büyülü bir ormanda, bazen bir yeraltı direniş örgütünde… Bu yönelim sadece bireysel bir tercih değil; aynı zamanda bir toplumsal tepkidir. Gençler mevcut sistemin “gerçekliği”ne karşı, alternatif bir gerçeklik inşa eder. Bu gerçeklikte kimlik kazanabilir, adalet sağlayabilir, güçlenebilirler.

Kaçış edebiyatı çoğu zaman hafif ya da yüzeysel olarak görülse de, aslında bu metinlerin birçoğu oldukça katarsistik ve dönüştürücü bir etkiye sahiptir. Distopik eserlerdeki toplumsal eleştiriler, genç okurların hem sistemle hesaplaşmasını hem de kendi sorumluluğunu kavramasını sağlar. Fantastik eserlerde ise arketip karakterler (kahraman, mentor, gölge vb.), bireyin kendi içsel yolculuğunu keşfetmesine olanak verir. Bu da edebiyatın iyileştirici gücünü ortaya koyar.

Son yıllarda fantastik ve distopik türler yalnızca kitaplarla sınırlı kalmadı. Dizi, film, rol yapma oyunları (RPG), podcastler ve fan-fiction alanlarında da genişledi. Örneğin bir genç The Witcher’ı hem okuyup hem izleyebilir, ardından sosyal medyada o evren üzerine içerik üretebilir. Bu üretim süreci, bireyi yalnızca bir “tüketici” olmaktan çıkarır; onu bir anlatıcıya dönüştürür. Kaçış burada artık bir kaçma değil; bir kendi evrenini kurma sürecidir.

Fantastik ve distopik eserlerin ortak bir özelliği vardır: Umudu içerirler. Ne kadar karanlık olursa olsun, distopik bir romanın sonunda çoğu zaman küçük de olsa bir ışık bulunur. Bu ışık, genç okurların kendi hayatlarına da taşınır. Gençlerin fantastik ve distopik türlere yönelmesi, sadece bir tür tercihi değil; bir varoluş stratejisidir. Kaçış edebiyatı, onları hayattan uzaklaştırmaz; aksine yaşadıkları hayatı farklı açılardan kavramalarına yardımcı olur. Bu eserler, onların düşünsel ve duygusal gelişimlerine katkı sunar; dünyayla başa çıkma yolları sunar; belki de en önemlisi, yalnız olmadıklarını hissettirir. Edebiyat bazen bir aynadır, bazen bir sığınak. Ama çoğu zaman, gençliğe yol gösteren bir fenerdir.

 Kaynakça:

  • Tolkien, J.R.R. (1939). On Fairy-Stories.
  • Atwood, Margaret (2005). The Handmaid’s Tale.
  • Orwell, George (1949). 1984.
  • Zipes, Jack (2006). Why Fantasy Matters: The Importance of Imagination in Contemporary Society.
  • Büyükkarcı, Elif (2020). “Genç Okur ve Fantastik Edebiyat İlişkisi”. Türk Edebiyatı Dergisi, Sayı 78.
  • Kıratlı, Dilek (2016). Distopya ve Edebiyat: Gençlik Romanlarında Umut ve Direniş.
  • Gündüz, Tülin (2019). “Kaçış Edebiyatı Kavramı Üzerine”, Edebiyat Kuramları, İstanbul: Alfa Yayınları.
Etiketlendi:

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir